اللغة التركية
تعلم اللغة التركية – عبارات مهمة للأستعمال اليومي

|
|||||
كان علينا سقي الأزهار.
|
Çiçekleri sulamamız gerekiyordu.
|
||||
كان علينا ترتيب الشقة.
|
Evi toplamamız gerekiyordu.
|
||||
كان علينا غسل الأطباق.
|
Bulaşıkları yıkamamız gerekiyordu.
|
||||
هل توجب عليكم دفع الحساب؟
|
Hesabı ödemeniz gerekli miydi?
|
||||
هل كان عليكم دفع رسم الدخول؟
|
Giriş ödemek zorunda kaldınız mı?
|
||||
هل كان عليكم دفع غرامة؟
|
Bir ceza ödemeniz gerekti mi?
|
||||
من اضطر أن يودع؟
|
Kim veda etmek zorundaydı?
|
||||
من اضطر للذهاب إلى البيت مبكراً؟
|
Kim eve erken gitmek zorundaydı?
|
||||
من اضطر لأخذ القطار؟
|
Kim trenle gitmek zorundaydı?
|
||||
لم نرغب في البقاء طويلاً.
|
Uzun kalmak istemedik.
|
||||
لم نرد أن نشرب شيئاً.
|
Bir şey içmek istemedik.
|
||||
لم نرد أن نزعج أحداً.
|
Rahatsız etmek istemedik.
|
||||
كنت أريد الاتصال بالهاتف.
|
Şimdi telefon etmek istiyordum.
|
||||
كنت أريد طلب سيارة أجرة.
|
Bir taksi çağırmak istiyordum.
|
||||
كنت أريد الذهاب إلى البيت.
|
Çünkü eve gitmek istiyordum.
|
||||
ظننت أنك ستتصل بزوجتك؟
|
Hanımına telefon etmek istediğini sanıyordum.
|
||||
ظننت أنك ستتصل بالاستعلامات.
|
Bilinmeyen numaraları aramak istediğini sanıyordum.
|
||||
ظننت أنك ستطلب بيتزا.
|
Bir pizza ısmarlamak istediğini sanıyordum.
|
||||
|
|||||
لديها كلب.
|
Onun (kadın) bir köpeği var.
|
||||
الكلب كبير.
|
Köpek büyük.
|
||||
لديها كلب كبير.
|
Onun (kadın) büyük bir köpeği var.
|
||||
إنها تملك بيتاً.
|
Onun (kadın) bir evi var.
|
||||
البيت صغير.
|
Ev küçük.
|
||||
إنها تملك بيتاً صغيراً.
|
Onun (kadın) küçük bir evi var.
|
||||
إنه يسكن في فندق.
|
O (erkek) bir otelde kalıyor.
|
||||
الفندق رخيص.
|
Otel ucuz.
|
||||
إنه يسكن في فندق رخيص.
|
O (erkek) ucuz bir otelde kalıyor.
|
||||
إنه يملك سيارة.
|
Onun (erkek) bir arabası var.
|
||||
السيارة غالية.
|
Araba pahalı.
|
||||
إنه يملك سيارة غالية.
|
Onun (erkek) pahalı bir arabası var.
|
||||
إنه يقرأ رواية.
|
O (erkek) bir roman okuyor.
|
||||
الرواية مملة.
|
Roman sıkıcı.
|
||||
إنه يقرأ رواية مملة.
|
O (erkek) sıkıcı bir roman okuyor.
|
||||
إنها تشاهد فيلماً.
|
O (kadın) bir film seyrediyor.
|
||||
الفيلم مشوق.
|
Film heyecanlı.
|
||||
إنها تشاهد فيلماً مشوقاً.
|
O (kadın) heyecanlı bir film seyrediyor.
|
||||
|
|||||
هل سمح لك بقيادة السيارة؟
|
Artık araba kullanmana izin var mı?
|
||||
هل سمح لك بشرب الكحول؟
|
Artık alkol almana izin var mı?
|
||||
هل سمح لك بالسفر بمفردك إلى الخارج؟
|
Artık yurt dışına yalnız çıkmana izin var mı?
|
||||
يسمح أن يمكن أن
|
muktedir olmak, yapabilmek
|
||||
أيمكننا التدخين هنا؟
|
Burada sigara içebilir miyiz?
|
||||
أمسموح التدخين هنا؟
|
Burada sigara içilebiliyor mu?
|
||||
أيمكن الدفع بالبطاقة الإئتمانية؟
|
Kredi kartıyla ödenebiliyor mu?
|
||||
أيمكن الدفع بشيك؟
|
Çek ile ödenebiliyor mu?
|
||||
أيمكن الدفع نقداً؟
|
Yalnız peşin mi ödenebiliyor?
|
||||
أيمكنني إجراء مخابرة هاتفية؟
|
Bir telefon edebilir miyim?
|
||||
هل لي أن أوجه سؤالاً؟
|
Bir şey sorabilir miyim?
|
||||
أتسمحون لي بأن أقول شيئاً؟
|
Bir şey söyleyebilir miyim?
|
||||
لا يسمح له بالنوم في المنتزه.
|
O (erkek için) parkta yatamaz (izin anlamında).
|
||||
لا يسمح له بالنوم في السيارة.
|
O (erkek için) otomobilde yatamaz (izin anlamında).
|
||||
لا يسمح له بالنوم في محطة القطار.
|
O (erkek için) tren istasyonunda yatamaz (izin anlamında).
|
||||
أيمكننا الجلوس؟
|
Oturabilir miyiz?
|
||||
لائحة الطعام، من فضلك؟
|
Menü kartını alabilir miyiz?
|
||||
أيمكننا الدفع كل على حدة؟
|
Ayrı ayrı ödeyebilir miyiz?
|
||||